look out!

English-Turkish Translation

  1. Dikkat et!
  2. Dikkat!
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

look out
(a)
look out on/over: -e nazır olmak/bakmak.
Our house looks out on the park. (b) sakınmak,
dikkatli olmak, sağına soluna bakınmak.
look out for cars as you cross the street.
Everyone must look out for themselves: Herkes başının çaresine bakmalıdır. (c) dikkat/ihtimam göstermek, (d) bakmak, gözetmek, (gözleriyle) araştırmak.
look out for your aunt at the station. (e) (kendi malları içinden) seçmek, ayırmak.
to look out a dress for a party.
general out look
heyeti umumiye
look (sadly) out of place
bulunduğu ortamda aykırı kaçmak Verb
look at someone out of the corner of one's eye
yan gözle bakmak Verb
look for a way out of a job
ayak sürümek Verb
look out ! keep clear
varda Maritime Traffic
look out for
kollamak Verb
look out for someone
birini aramak Verb
look out for someone
birine göz kulak olmak Verb
look out for someone
birine bakarak olmak Verb
look out for someone
birini bulmaya çalışmak Verb
look out for something
birşey aramak Verb
look out for something
birşey bulmaya çalışmak Verb
look out for sth
dikkat etmek Verb
look out for sth
gözleriyle birini aramak Verb
look out on the seafront
(oda) deniz görmek Verb
look out something
arayıp bulmak Verb
lookout
gözetleme, gözleme.
to be on the lookout for: kollamak, tetik bulunmak.
Be on the lookout for
trouble: Başını belaya sokma, tehlikeden sakın.
Noun
lookout
nöbet (tutma). Noun
lookout
nöbetçi, gözcü. Noun
lookout
gözetleme yeri/mevkii, nöbet yeri. Noun
lookout
görünüş. Noun
lookout
kaygı, tasa, endişe/üzüntü kaynağı.
That's not my lookout: Bana ne! O beni ilgilendirmez/umurumda
değil.
That is his lookout: Bu onu ilgilendirir/bunu o düşünsün!
Noun
lookout
istikbal, gelecekteki imkân.
It's not a good lookout for his family if he's going to work abroad:
Onun yurt dışında çalışması ailesinin istikbali için iyi değildir.
Noun
to look as if one had just stepped out of a bandbox
iki dirhem bir çekirdek olmak.
English-Turkish phrases from Zargan's own database